La campaña de milk life Somos Fuertes está reuniendo a los hispanos en todo el país y alentando a las familias de todas partes para que nos muestren "por qué necesitan fuerza" mediante nuestro concurso Somos Fuertes en www.FuertesconLeche.com. La campaña también está donando $5,000 a la organización YMCA de Miami para ayudar a propiciar esta fuerza en la comunidad hispana. En nuestra búsqueda para encontrar nuestros "embajadores de la fuerza", milk life Lo Que Nos Hace Fuertes ha reunido al actor, piloto y padre chileno Cristian de la Fuente, a Giorgio Rapicavoli, ganador del programa Chopped y dueño del Eating House Miami, y al músico, escritor y padre Jorge Narvaez, entre otros, para congregar a los hispanos en un "rally" en el YMCA de Miami y alentarlos a que vivan fuertes este año con leche. Los defensores de la leche compartirán sus historias sobre cómo la leche, con sus 9 nutrientes esenciales entre los que se incluye proteína de alta calidad, ayuda a brindarles la fuerza que ellos necesitan para llevar a cabo sus actividades diarias, ¡y TÚ puedes ser el próximo embajador de la fuerza!
Experimente aquí el comunicado de prensa multimedia: http://www.multivu.com/players/Spanish/7441751-milk-life-campana-somos-fuertes
Richard Dawkins gençlere yönelik olarak Evren, Dünya, canlılar ve diğer birçok konuya ilişkin sorulara bilimle cevap verdiği son kitabı The Magic of Reality'deki "İlk İnsan Kimdi?" adlı bölümde bahsi geçen, gözle görülemeyen evrimi (diğer bir deyişle bakteri ve virüslerdeki kadar hızlı görülmeyen) kavrayabilmemiz için bir düşünce deneyi gerçekleştiriyor. Evrim sürekli devam eden bir süreç. Bu yüzden milyonlarca yıllık bir ağaç üzerinde sadece belli duraklardaki dallara bakarak çeşitli isimler veriyoruz: Homo sapiens (modern insan), Homo erectus, Homo neanderthalensis gibi... Hepsi bu zincirin bir devamı olduğundan ilk insan kimdi sorusu da anlamını yitiriyor. Önce bebek, sonra çocuk, sonra yetişkin, en sonunda da yaşlanmamız gibi bu kesintisiz süreç hep devam ediyor ve bebeklik, çocukluk vs. diye adlandırdığımız, ancak kendimizde göremediğimiz bu aşamaları fotoğraf karelerine aldığımızda bir ayrım yapabiliyoruz ancak.
Kitap bir yayınevi tarafından henüz Türkçe'ye çevrilme aşamasında.
In a two-part video series from EisnerAmper, one of the nation's leading providers of employee benefit plan audits, leading benefit plan expert, Denise Finney, highlights two new accounting standards related to employee benefit plans and addresses the impact they have on plan sponsors.
Finney, who has extensive experience directing employee benefit plan audits, including 401(k), 11-K, profit sharing, defined benefit, 403(b) and Employee Stock Option Plans (“ESOPs”), begins her video series by addressing ASU 2015-12, Part 1, which applies to fully benefit-responsive investment contracts.
To view the multimedia release go to:
http://www.multivu.com/players/English/7856731-eisneramper-employee-benefit-plan/
Sentetik biyoloji, bilim dünyasında giderek önem kazanmaya başlayan bir alan haline geldi. İngiltere hükümeti de bu alanı öncelikleri arasına aldı. Bu yeni bilim dalı, daha önce doğada varolmayan canlı organizmayı tasarlayıp yaratmayı amaçlıyor. Çalışmayı yürüten bilim insanları, bu sıradışı teknolojiyle yeni yakıt ve ilaç türleri için büyük bir fırsat doğacağı görüşünde. Ancak çevreciler, bu yeni organizmaların doğaya yayılmasının risklerine dikkat çekiyor.
http://www.bbc.co.uk/turkce/multimedya/2012/03/120329_dg_synthetic_biology.shtml
Konuşmanın tamamı: http://www.youtube.com/watch?v=XQyFRYCttyY
Felsefe Günleri'nde konuşan Prof. Dr. Örsan Öymen ünlü, şüpheci Yunan filozof olan Sextus Empirikus'un (Empirizmin kurucusudur) Tanrı'nın varlığının niçin bilinemeyeceğine dair 3 maddelik argümanına değiniyor.
Sextus Empirikus kimdir?
http://tr.wikipedia.org/wiki/Sextus_Emprikus
İngilizce Vikipedi'de daha ayrıntılı bilgi yer alır:
http://en.wikipedia.org/wiki/Sextus_Empiricus
Felsefe Günleri'nin tüm bölümleri için:
http://www.youtube.com/playlist?list=PL42oFb4iYcS7OuhXti79JxHYYxhq7CSKs&feature=view_all
Basé sur un bénéfice réciproque pour l’entreprise comme pour le salarié, le réseau Blue Office est la réponse immédiate aux exigences de réactivité, adaptabilité, productivité et bien-être dans un monde du travail en pleine mutation. Conçus et gérés par Nexity, les Blue Office sont des espaces de bureaux nouvelle génération hyperconnectés pour faciliter et encadrer le travail des salariés et des entrepreneurs. Les cinq premiers Blue Office ouvrent cet automne en Île-de-France.
Pour visualiser le communiqué multimédia, rendez-vous sur: http://www.multivu.com/players/English/72762569-Nexity
Handheld Group, a leading manufacturer of rugged mobile computers, today announced the launch of its new Android tablet, the ALGIZ RT7. The ALGIZ RT7 is a powerful, lightweight and ergonomic 7-inch tablet designed for reliable performance in demanding environments.
The Algiz RT7, which runs Android 5.1.1 (Lollipop), provides a wide range of features and exceptional value to mobile workforces. It’s fully rugged, meeting stringent MIL-STD-810G U.S. military standards for protection against drops, vibrations and extreme temperatures, and its IP65 rating means that it’s waterproof as well as fully sealed against sand and dust. Weighing just 650 grams, the Algiz RT7 is designed for mobility.
Industry-leading technology from Qualcomm — an MSM8916 (Snapdragon) chipset and 1.2 GHz quad-core processor — powers the Algiz RT7 for impressive processing speed, ultra-fast connectivity and long battery life. The Algiz RT7 comes standard with LTE data and voice capabilities as well as 802.11 b/g/n WLAN, BT Class 1 and Class 2, and NFC functionality. It also boasts dual cameras (8-megapixel rear-facing and 2-megapixel front-facing), as well as dual SIM card slots. The unit comes with a built-in accelerometer, gyroscope and e-compass and a stand-alone u-blox GPS receiver for navigation.
To view the multimedia release go to:
http://www.multivu.com/players/English/7688851-handheld-ultra-rugged-android-tablet/
1st question: How can you make oral s*x less painful in your jaw?
The pain in your jaw when perform blowj*b could be caused by a TMJ disorder and you may need to seek professional help. Then you need to open up and elaborate the problem to your doctor. But of course, you don’t want to get in trouble by sucking your own doctor’s c*ck or even involve in a three-way situation by inviting in a medical staff, like a nurse perhaps.
Also you might want to change the position on the way you blow your partner’s organ. You may also want to relax when you are actually doing it.
2nd question: Does size really matter?
Yes. Size really matters. Some other things matter so much more than a few others out there. But what’s more important is that you should utilize what you have in a professional way. And you should always work things out to get them connected. You might also want to consider that not everybody fits anybody else.
Truth or Deception? urges believers to examine the Scriptures for themselves in order to be equipped to discern between the truth and the lies. The church that believes and lives in Christ can only experience victory in today’s hostile environment if it is founded upon the truth of God’s Word. Find out more at http://www.enlighteningsalt.com and http://www.CertaPublishing.com/TruthOrDeception Non-Fiction, Christian
2009'da TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi'ndeki Darwin skandalından (http://www.hurriyet.com.tr/gundem/111...) sonra başlayan evrim tartışmaları ekranlara da yansımıştı. Celal Şengör ise jeoloji profesörü olmasına rağmen ilahiyat öğrencilerinin bilim ve evrim karşıtı (daha doğrusu ezberleyip geldikleri) sorularına ustalıkla cevap vermişti.
Programın başlarında Şengör'ün insanın evrimini anlatma çabalarına rağmen, soru-cevap bölümüne gelindiğinde eğitim sisteminin kurbanı bir neslin Dunning-Kruger sendromundan nasıl nasiplendiğine tanık olduk. Bu kısımdaki genç de konuyla ilgili en ufak bir bilgisi olmamasına rağmen bir bilim insanına kafa tutmak için ezber bellediği soruları kendinden çok emin bir şekilde soruyor ve sorularına tek tek cevap geldikçe daha da hırslanıyor. Konuyu öğrenmek ve anlamak için sormadığı çok açık değil mi? O salonda kulaklarını gerçeklere kapatmış kitlenin toplumun çoğunluğunu oluşturması da bir o kadar acı değil mi? Anlamaya ihtiyaç duymuyoruz, çünkü bize ezberletilenlerin güvenilir alanında olmak rahatlık veriyor. Gerçekleri anlamak içinse ayrı bir efor sarfetmek ve o konforlu alanı aşmak gerekmekte.