2009'da TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi'ndeki Darwin skandalından (http://www.hurriyet.com.tr/gundem/111...) sonra başlayan evrim tartışmaları ekranlara da yansımıştı. Celal Şengör ise jeoloji profesörü olmasına rağmen ilahiyat öğrencilerinin bilim ve evrim karşıtı (daha doğrusu ezberleyip geldikleri) sorularına ustalıkla cevap vermişti.
Programın başlarında Şengör'ün insanın evrimini anlatma çabalarına rağmen, soru-cevap bölümüne gelindiğinde eğitim sisteminin kurbanı bir neslin Dunning-Kruger sendromundan nasıl nasiplendiğine tanık olduk. Bu kısımdaki genç de konuyla ilgili en ufak bir bilgisi olmamasına rağmen bir bilim insanına kafa tutmak için ezber bellediği soruları kendinden çok emin bir şekilde soruyor ve sorularına tek tek cevap geldikçe daha da hırslanıyor. Konuyu öğrenmek ve anlamak için sormadığı çok açık değil mi? O salonda kulaklarını gerçeklere kapatmış kitlenin toplumun çoğunluğunu oluşturması da bir o kadar acı değil mi? Anlamaya ihtiyaç duymuyoruz, çünkü bize ezberletilenlerin güvenilir alanında olmak rahatlık veriyor. Gerçekleri anlamak içinse ayrı bir efor sarfetmek ve o konforlu alanı aşmak gerekmekte.
Carl Sagan bu güzel çizimli animasyon ile insan oluşumunu anlatıyor. Hücre oluşumu, sudan karaya geçiş, dinazorlar, ilk memeliler ve maymunlar ve nihayet insanların ortaya çıkması. Basit ama çok güzel anlatımlı bir video.
Bill Maher domuz gribi ve evrimden söz ediyor. Süper komik, her zamanki gibi. Çeviri: El Maarri
https://www.youtube.com/channel/UCsvXC13vOyRknxZEr7NYVaQ
Sentetik biyoloji, bilim dünyasında giderek önem kazanmaya başlayan bir alan haline geldi. İngiltere hükümeti de bu alanı öncelikleri arasına aldı. Bu yeni bilim dalı, daha önce doğada varolmayan canlı organizmayı tasarlayıp yaratmayı amaçlıyor. Çalışmayı yürüten bilim insanları, bu sıradışı teknolojiyle yeni yakıt ve ilaç türleri için büyük bir fırsat doğacağı görüşünde. Ancak çevreciler, bu yeni organizmaların doğaya yayılmasının risklerine dikkat çekiyor.
http://www.bbc.co.uk/turkce/multimedya/2012/03/120329_dg_synthetic_biology.shtml
Pek çok hayvan (buna biz insanlar da dahiliz) problem çözme yetisine sahipler. Beyinlerini kullanmayı ve düşünmeyi gerektiren pek çok bilmecenin altından rahatlıkla kalkıyorlar. Ancak bugün hala ilkel inançlardan doğan bir söylem almış başını gidiyor: "Hayvanlar düşünemez, Allah aklı sadece insana bahşetmiştir."
Kendimizi üstün görme anlayışına sahip olduğumuz ne yazık ki bir gerçek. Bu durum akrabalarımızın ve diğer canlıların başarılarını hep gözardı etmemize ya da önyargıyla yaklaşmamıza sebep oluyor. Sadece primatlar değil pek çok türden canlı bugün düşünmelerini gerektiren zeka problemlerinin üstesinden ustalıkla geliyorlar.