Bu videoda göreceğiniz Yeni Zelanda'da koruma altında olan Kea'ların ne kadar zeki ve yaramaz hayvanlar olduğunu görebilirsiniz. Bu haylaz kuşların süper eğlenceli hikayesi.
Bu videoda göreceğiniz Yeni Zelanda\'da koruma altında olan Kea\'ların ne kadar zeki ve yaramaz hayvanlar olduğunu görebilirsiniz. Bu haylaz kuşların süper eğlenceli hikayesi.
Bu videoda kavanoz içindeki yeme ulaşmak için ne yapması gerektiğini bilen ahtapotları seyredebilirsiniz. Kavanozun çevrilerek açıldığını da bilmesi bu hayvanların ne kadar zeki olduğunu ve bu hayvanlara saygı duyulması gerektiğini gösteriyor. Süper bir video.
Insanlar zamanın %99.9999'unda yoktu, evrenin %99.99999'den fazlası boş, bize gelene kadar çok fazla yok oluşlar olmuş (göktaşları, vulkanlar vs.). Halen evrenin bize yönelik bir amacı olduğunu mu düşünüyorsunuz? Peki bağırsaktaki bakteri olsaydınız, insanların amacı bize ideal havasız bir yaşama ortamı sağlamak olduğunu mu düşünürdünüz ?
Hep överiz toplumumuzu "ne kadar dindarız, ne kadar geleneksel değerlerimize sahip çıkıyoruz" diye. Dine sıkı sıkı sarılırız ve ondan taviz vermenin büyük çöküşü getireceği gibi komplo teorileri üretiriz...
Peki hiç dürüstçe kendimize sorduk mu nasıl oluyor da ateist oranının inançlılardan daha yüksek olduğu kuzey avrupa ülkelerindeki insanlar bizden çok daha düşük suç oranlarına ve insan hakları ihlallerine, bizden daha yüksek toplumsal refaha, ekonomik ve teknolojik kalkınmışlığa sahip olabiliyorlar?
Konuşmanın tamamı: http://www.youtube.com/watch?v=XQyFRYCttyY
Bu videoda dinden çıkanların öldürülmeseydi islamın yok olmuş olacağını ve dinden çıkanların, zina yapanların katiller ile eş tutulup öldürülmesi gerektiğini hadislerle açıklıyor.
Dünyada millete ahlak bekçisi kesilen müminler ne kadar da ikiyüzlüler. bu arada bu arap şeyhin dediklerini kuran ayetleri ve hadisler doğruluyor. bilmeyenlere duyrulur. ilerde bunun üzerine bir video hazırlayacağız.
bu videoun aslına şu linkten ulaşabilirsiniz:
http://www.youtube.com/watch?v=_3HIOCZbDf4
2009'da TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi'ndeki Darwin skandalından (http://www.hurriyet.com.tr/gundem/111...) sonra başlayan evrim tartışmaları ekranlara da yansımıştı. Celal Şengör ise jeoloji profesörü olmasına rağmen ilahiyat öğrencilerinin bilim ve evrim karşıtı (daha doğrusu ezberleyip geldikleri) sorularına ustalıkla cevap vermişti.
Programın başlarında Şengör'ün insanın evrimini anlatma çabalarına rağmen, soru-cevap bölümüne gelindiğinde eğitim sisteminin kurbanı bir neslin Dunning-Kruger sendromundan nasıl nasiplendiğine tanık olduk. Bu kısımdaki genç de konuyla ilgili en ufak bir bilgisi olmamasına rağmen bir bilim insanına kafa tutmak için ezber bellediği soruları kendinden çok emin bir şekilde soruyor ve sorularına tek tek cevap geldikçe daha da hırslanıyor. Konuyu öğrenmek ve anlamak için sormadığı çok açık değil mi? O salonda kulaklarını gerçeklere kapatmış kitlenin toplumun çoğunluğunu oluşturması da bir o kadar acı değil mi? Anlamaya ihtiyaç duymuyoruz, çünkü bize ezberletilenlerin güvenilir alanında olmak rahatlık veriyor. Gerçekleri anlamak içinse ayrı bir efor sarfetmek ve o konforlu alanı aşmak gerekmekte.