Dilimizde ne yazık ki maymun kelimesi, bir kurt, kaplan ya da aslan kadar itibarlı değil. Yahudiler için "aşağılık maymunlar olun" diyen bir kitabın müritlerinin maymun kelimesini aşağılama sayması şaşırtıcı değil.
Biz dinsizleri (yani onların deyişiyle pis kafirleri) tanımlamak için de "işte maymun olduğunuzu kabul ediyorsunuz "diye aklınca bizi aşağıladığını sanan müslümanlardan da alet yapabilen (en azından kuyruksuz olanlar, yani ape'ler), zeka sahibi, sosyal canlıları hangi seviyede gördüklerini anlayabiliyoruz.
Maymun var maymun var. Kuyruklusu var, ortak atadan 5 milyon yıl önce ayrıldığımız kuyruksuzu, yani kuzenlerimiz olan insansı maymunlar var.
Yere göğe koyamadığın aslanın, kurdun önüne ayna koysan mal mal bakar, ama sen en yakın akraban olmasını kendine yediremediğin kuyruksuz maymunun önüne ayna tutarsan özfarkındalığıyla "benden güzeli var mı?" diye içinden geçirmediğini kim söyleyebilir?
Hayvanlar aleminde kendini en üstte tutan aciz insanoğlu, kendini yüceltme için verdiğin hayvan sıfatlarını seçerken bir kere daha düşün!
Richard Dawkins gençlere yönelik olarak Evren, Dünya, canlılar ve diğer birçok konuya ilişkin sorulara bilimle cevap verdiği son kitabı The Magic of Reality'deki "İlk İnsan Kimdi?" adlı bölümde bahsi geçen, gözle görülemeyen evrimi (diğer bir deyişle bakteri ve virüslerdeki kadar hızlı görülmeyen) kavrayabilmemiz için bir düşünce deneyi gerçekleştiriyor. Evrim sürekli devam eden bir süreç. Bu yüzden milyonlarca yıllık bir ağaç üzerinde sadece belli duraklardaki dallara bakarak çeşitli isimler veriyoruz: Homo sapiens (modern insan), Homo erectus, Homo neanderthalensis gibi... Hepsi bu zincirin bir devamı olduğundan ilk insan kimdi sorusu da anlamını yitiriyor. Önce bebek, sonra çocuk, sonra yetişkin, en sonunda da yaşlanmamız gibi bu kesintisiz süreç hep devam ediyor ve bebeklik, çocukluk vs. diye adlandırdığımız, ancak kendimizde göremediğimiz bu aşamaları fotoğraf karelerine aldığımızda bir ayrım yapabiliyoruz ancak.
Kitap bir yayınevi tarafından henüz Türkçe'ye çevrilme aşamasında.
Bilim Karşısındaki Engelleri Aşmak (Break the Science Barrier) - Bölüm 1
Richard Dawkins bilim alanında tanıdık bir isim. Çok satan bir dizi kitabı, Gen Bencildir, Kör Saatçi ve Olasılıksızlık Dağına Tırmanmak (Kuzey Yayınları tarafından Türkçe'ye çevriliyor) ile evrim hakkındaki bakışımızı değiştirdi. Bu yıl (1995) Bilimin Halkça Anlaşılması kürsüsünün ilk Oxford'lı profesörü oldu. Şimdi de bilime bakışımızı değiştirmek istiyor.
Bu çok ağır bir top. Gerçek bir gülleden daha ağır çünkü dayanıklı kurşundan yapıldı. İnsan kafasından on kat daha ağır. Şimdi sizden istediğim bu noktaya doğru gitmeniz, topu burnunuza doğru tutmanız. Topu bırakın ve aynı noktada durun. Newton'ın enerji korunumu kanunu nedeniyle bu topun burnunuzun ucunda aniden durup size zarar vermeyeceğinden emin olabilirsiniz. Şu anda bu deneye katılmak isteyen gönüllü var mı?
O halde kendim yapmak durumundayım.
Asıl sorun bilimin doğal hayatımızın bir parçası olmamasıdır. Hepimiz bu deneyde bir tehlike olmadığını bilmeliyiz. Bilimin bize böyle söylediğini bilmeliyiz. Ancak belli ki hepimiz böyle yapmıyoruz. Benim bu programdaki amacım ise bilimin hayatımızda neden önemli bir yer tutması gerektiğini göstermek.
Bilime sırtımızı döndüğümüz ve bilim karşıtlığını kucakladığımız an, yüzyüze kalacağımız tehlikeleri göstermeyi umuyorum. Ve bilimin ne yapabileceğini anlamadan alacağımız riskleri...
Başlamak için en uygun yer her şeyin başlangıcına gitmek olacak. Evrenin kökeni hakkında bilmediğimiz çok şey var ve araştırmaya devam etmeliyiz. Fakat evrimsel yaşamın büyük resmi hiç şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkmıştır.
Dünya yaklaşık 4.5 milyar yaşında. Ve kısa bir süre sonra, ilk bir milyar yılda ilk canlı hücreler ortaya çıktı ve bunun ardından hepimiz türedik, tüm bitkiler, tüm hayvanlar, tüm insanlar...
Bu kanıtlanmış bir olgudur. Tüm canlılar hepimiz kuzeniz. Bilim insanları bunu, dünyanın düz değil, yuvarlak olması veya Dünya'nın diğer şekilde değil de Güneş'in etrafında dönmesi gibi kabul ederler. Buna inanmamak gülünç olur.
Bu videoda Richard Dawkins bizim diğer maymun türleriyle ne kadar yakın akraba olduğumuzu ve bizlerin şu anda yaşayan maymunlardan gelmediğimizi anlatıyor.
"İslam herhangi bir tanrı tarafından değil, Muhammed tarafından Muhammed için yaratıldı, insanların yararı için değil. Bu benim vardığım sonuç. Kuran bunu açıkça gösteriyor.
Sözde ayetler iddia edildiği üzre cennetteki Kuran kopyasından okunarak, Allah'ın ağzından çıkar çıkmaz yazılmamıştır. Allah Kuran'da genel olarak 3.şahıs olarak yer almaktadır, sanki birisi onu tanımlıyor veya ona güzellik atfediyormuşçasına. Bu kişi elbette Muhammed'den başkası değildir. Kuran onun vaazları ve emirlerinin akılda kalanlarının kullanılarak takipçileri tarafından oluşturulan bir koleksiyondur.
Kuran'ın cennette önceden var olduğu, Muhammed'in başına gelen herşeyin Allah tarafından önceden belirlenip Muhammed'i 23 yıl süresince ara sıra aldığı ayetler boyunca sahne kuklası gibi Allah tarafından oynatıldığı fikri inanılası gibi değildir.
Bunun yanı sıra ayetlerde Muhammed'in kişisel ilişkileri ve arzuları üzerinde gereğinden fazla durulmuştur. Muhammed tüm gücü eline almak için kendine bir diktatörlük kurmuş ve koşulsuz itaat beklemiştir. Çağlar boyunca tanrısal rehberlik sunduğunu iddia eden tüm insanlar gibi Muhammed'in de Kuran'da sunduğu üzre kendi sözlerinden başka hiçbir kanıtı yoktu. Dürüst olmak gerekirse bu sözler hiç de ikna edici değil. Benim inancım müslümanların kendilerini bu görmeye ikna edecekleri."
-CreativeFreedoms
Orjinal videonun sahibi:
http://www.youtube.com/user/CreativeFreedoms
Altyazılandıran:
http://www.youtube.com/user/greennautilus
http://www.turandursun.com/forumlar
http://www.turandursun.com
http://www.mucizeyalanlari.com/
http://www.evrimteorisi.org
http://www.turandursun.net
http://www.facebook.com/pages/Turan-Dursun/174422300551?v=wall
Bu videoda kambriyen patlamasının herşeyin başlangıcı olmadığı, canlıların kabriyen patlamasın öncesinde de var olduğu anlatılıyor ve kanıtlanıyor.
Videodaki fosillerin alıntılandığı yer: http://en.wikipedia.org/wiki/Ediacara_biota
Klişe bir laf ama adamlar uzaya araç gönderirken, İslam dünyasında hâlâ dünya düz mü değil mi diye tartışılması gerçekten trajik. Bu tartışma birçok müslümana bile saçma gelecektir eminim. Ancak konu din olunca ve her şeyin ölçütü kutsal kitaplar olarak görüldüğünde, gerçeklerin orada yazanlara uydurulması bilindik bir durum haline gelmekte. İşte bu sebeple, 1975 yılında Suudi Arabistan'ın en önemli din otoritesi kabul edilen Şeyh Abdul Aziz Bin Baz tarafından Dünya'nın düz olduğu fetvası verilmiş ve buna inanmayanların dinsiz kabul edilerek, cezelandırılması gerektiği bildirilmiştir. Bugün, ülkemizde, hadisleri baz alarak Adem'in dinozorlarla aynı dönemde yaşadığını ve 30 m. uzunlukta olduğunu söyleyen biyoloji profesörlerimiz varken, dünyanın düz olduğunu söyleyen uzmanlar hiçbir müslümanı da şaşırtmamalı. ("Kuran'da Dünya'nın düz olarak geçtiğini söyleyenlere itirazınız var da, evrim yalandır diyenlere niye yok?" diye bir soru yönlendirilebilir kendilerine.)
Şüphesiz buna inananlar sadece müslümanlar değil. 1956 yılında Britanya'da, Flat Earth Society (Düz Dünya Cemiyeti) adıyla, Dünya'nın düz olduğunu savunan ve bugün hala aktif olan bir organizasyon bile kuruldu. Bilim karşıtlığı hiçbir zaman popülaritesini yitirmiyor.
Konuyla ilgili olarak aşağıdaki kaynaklara bakmanızı da tavsiye ederim:
http://www.bilimfelsefedin.org/?p=377
http://suphecimelek.wordpress.com/2010/05/21/gunesin-battigi-yer/
http://www.mucizeyalanlari.com/gunesin-gidis-istikameti/
http://wikiislam.net/wiki/Flat_Earth_and_the_Qur%27an (İngilizce)
http://www.loc.gov/exhibits/world/images/s104.jpg (Zekeriya bin Mahmut el Kazvini'nin 16. yy'da Arapça'dan Türkçe'ye çevrilmiş astronomi kitabı Acaibul Mahlukat'tan alınan bu tasvirde, Dünya bir büyükbaş hayvanın üzerinde duran düz bir disk olarak tasvir ediliyor.)