2009'da TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi'ndeki Darwin skandalından (http://www.hurriyet.com.tr/gundem/111...) sonra başlayan evrim tartışmaları ekranlara da yansımıştı. Celal Şengör ise jeoloji profesörü olmasına rağmen ilahiyat öğrencilerinin bilim ve evrim karşıtı (daha doğrusu ezberleyip geldikleri) sorularına ustalıkla cevap vermişti.
Programın başlarında Şengör'ün insanın evrimini anlatma çabalarına rağmen, soru-cevap bölümüne gelindiğinde eğitim sisteminin kurbanı bir neslin Dunning-Kruger sendromundan nasıl nasiplendiğine tanık olduk. Bu kısımdaki genç de konuyla ilgili en ufak bir bilgisi olmamasına rağmen bir bilim insanına kafa tutmak için ezber bellediği soruları kendinden çok emin bir şekilde soruyor ve sorularına tek tek cevap geldikçe daha da hırslanıyor. Konuyu öğrenmek ve anlamak için sormadığı çok açık değil mi? O salonda kulaklarını gerçeklere kapatmış kitlenin toplumun çoğunluğunu oluşturması da bir o kadar acı değil mi? Anlamaya ihtiyaç duymuyoruz, çünkü bize ezberletilenlerin güvenilir alanında olmak rahatlık veriyor. Gerçekleri anlamak içinse ayrı bir efor sarfetmek ve o konforlu alanı aşmak gerekmekte.
Bu videoda Celal Şengör kurbanın nasıl ortaya çıktığını herkesin anlayacağı şekilde anlatıyor. Kısacası anlatmak gerekirse simşek gibi doğa olaylarından korkan insanlar onu yumuşatmak için en değerli varlığı olan yemekleri şimşeğe sunuyor. Çünkü daha mantıklı başka bir şey aklına gelmiyor.
Programın tamamı: http://www.youtube.com/watch?v=KXvB547qq2c
Bu konudaki kararı siz kendiniz verin:
Kalpleri vardır, bununla kavrayıp anlamazlar (Araf-179), yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki, düşünecek kalpleri, işitecek kullakları olsun (Haç-46), kuranı anlamamaları için kalpleri üzerine perdeler, kulaklarına da ağırlık koyarız (Isa-46),
Dünyada millete ahlak bekçisi kesilen müminler ne kadar da ikiyüzlüler. bu arada bu arap şeyhin dediklerini kuran ayetleri ve hadisler doğruluyor. bilmeyenlere duyrulur. ilerde bunun üzerine bir video hazırlayacağız.
bu videoun aslına şu linkten ulaşabilirsiniz:
http://www.youtube.com/watch?v=_3HIOCZbDf4
Konuşmanın tamamı: http://www.youtube.com/watch?v=XQyFRYCttyY
Felsefe Günleri'nde konuşan Prof. Dr. Örsan Öymen ünlü, şüpheci Yunan filozof olan Sextus Empirikus'un (Empirizmin kurucusudur) Tanrı'nın varlığının niçin bilinemeyeceğine dair 3 maddelik argümanına değiniyor.
Sextus Empirikus kimdir?
http://tr.wikipedia.org/wiki/Sextus_Emprikus
İngilizce Vikipedi'de daha ayrıntılı bilgi yer alır:
http://en.wikipedia.org/wiki/Sextus_Empiricus
Felsefe Günleri'nin tüm bölümleri için:
http://www.youtube.com/playlist?list=PL42oFb4iYcS7OuhXti79JxHYYxhq7CSKs&feature=view_all
Kumsaldaki bi kum taneciğinin üstünde yaşayan mikroorganizmadan farksız olan insan nasıl herşeyin merkezi olduğu ve herşeyin insana hizmet etmek için varolduğu küstahlığına kapılabilir?
Kaynak:
http://www.facebook.com/pages/Beyindeki-Süpernova
http://www.facebook.com/karikateist
Amacımız bir ideoloji veya din savunuculuğu yapmak değildir. Eleştirel düşünmeye yardım etmek için farklı fikirler içeren videolar yayınlayarak, modern insanın doğru bilgi arayışına katkıda bulunmak istiyoruz.
Bilim Karşısındaki Engelleri Aşmak (Break the Science Barrier) - Bölüm 1
Richard Dawkins bilim alanında tanıdık bir isim. Çok satan bir dizi kitabı, Gen Bencildir, Kör Saatçi ve Olasılıksızlık Dağına Tırmanmak (Kuzey Yayınları tarafından Türkçe'ye çevriliyor) ile evrim hakkındaki bakışımızı değiştirdi. Bu yıl (1995) Bilimin Halkça Anlaşılması kürsüsünün ilk Oxford'lı profesörü oldu. Şimdi de bilime bakışımızı değiştirmek istiyor.
Bu çok ağır bir top. Gerçek bir gülleden daha ağır çünkü dayanıklı kurşundan yapıldı. İnsan kafasından on kat daha ağır. Şimdi sizden istediğim bu noktaya doğru gitmeniz, topu burnunuza doğru tutmanız. Topu bırakın ve aynı noktada durun. Newton'ın enerji korunumu kanunu nedeniyle bu topun burnunuzun ucunda aniden durup size zarar vermeyeceğinden emin olabilirsiniz. Şu anda bu deneye katılmak isteyen gönüllü var mı?
O halde kendim yapmak durumundayım.
Asıl sorun bilimin doğal hayatımızın bir parçası olmamasıdır. Hepimiz bu deneyde bir tehlike olmadığını bilmeliyiz. Bilimin bize böyle söylediğini bilmeliyiz. Ancak belli ki hepimiz böyle yapmıyoruz. Benim bu programdaki amacım ise bilimin hayatımızda neden önemli bir yer tutması gerektiğini göstermek.
Bilime sırtımızı döndüğümüz ve bilim karşıtlığını kucakladığımız an, yüzyüze kalacağımız tehlikeleri göstermeyi umuyorum. Ve bilimin ne yapabileceğini anlamadan alacağımız riskleri...
Başlamak için en uygun yer her şeyin başlangıcına gitmek olacak. Evrenin kökeni hakkında bilmediğimiz çok şey var ve araştırmaya devam etmeliyiz. Fakat evrimsel yaşamın büyük resmi hiç şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkmıştır.
Dünya yaklaşık 4.5 milyar yaşında. Ve kısa bir süre sonra, ilk bir milyar yılda ilk canlı hücreler ortaya çıktı ve bunun ardından hepimiz türedik, tüm bitkiler, tüm hayvanlar, tüm insanlar...
Bu kanıtlanmış bir olgudur. Tüm canlılar hepimiz kuzeniz. Bilim insanları bunu, dünyanın düz değil, yuvarlak olması veya Dünya'nın diğer şekilde değil de Güneş'in etrafında dönmesi gibi kabul ederler. Buna inanmamak gülünç olur.
Pek çok hayvan (buna biz insanlar da dahiliz) problem çözme yetisine sahipler. Beyinlerini kullanmayı ve düşünmeyi gerektiren pek çok bilmecenin altından rahatlıkla kalkıyorlar. Ancak bugün hala ilkel inançlardan doğan bir söylem almış başını gidiyor: "Hayvanlar düşünemez, Allah aklı sadece insana bahşetmiştir."
Kendimizi üstün görme anlayışına sahip olduğumuz ne yazık ki bir gerçek. Bu durum akrabalarımızın ve diğer canlıların başarılarını hep gözardı etmemize ya da önyargıyla yaklaşmamıza sebep oluyor. Sadece primatlar değil pek çok türden canlı bugün düşünmelerini gerektiren zeka problemlerinin üstesinden ustalıkla geliyorlar.
Bizler Türkiyeli ateistler olarak dinlerin, insanların geçmiş zamanlardaki doğayı anlama ve anlamlandırma çabası olduğunu ve herhangi bir objektif kanıta dayanmayan bu doğaüstü iddialara şartlanmışlığın aşılması gerektiğini düşünüyoruz.
Dinlere ve diğer doğaüstü kavramlara inanmasak da bizler her bireyin inanç özgürlüğüne saygı duyuyoruz. İnanç özgürlüğüne saygı duymamız onları dinlerinin/inançlarının gereklerinden alıkoyma gibi anti demokratik eylemleri kınadığımız ve bundan kaçındığımız anlamına geliyor. Ancak inanç özgürlüğüne saygı duymak, inançlara koşulsuz saygı göstermek demek değildir. Bu ikisi çoğu kez inançlı insanlar tarafından karıştırılmakta ve "herkesin dinlere saygı duyma şartı" gibi ifade özgürlüğünü engelleyici yöntemlere başvurulmasına sebep olmaktadır.
Dinler birer felsefi düşüncedir ve bizler hiçbir düşünceye koşulsuz saygının dayatılmaması gerektiğine inanıyoruz. Bir başka deyişle dinlerin de diğer düşünceler gibi normale indirgenip tartışılması, sorgulanması gerektiğini düşünüyoruz. Bizler söylemlerimizle insanları değil, düşünceleri hedef alıyoruz çünkü düşüncelerin değil, insanların haklara sahip olduğuna inanıyoruz. Dolayısıyla hiç kimsenin "dini inancıma hakaret edildi, mağdurum" deme hakkının olmadığını düşünüyoruz. Eğer inandığınız şeylerin eleştirilmesinden ve doğru kabul ettiklerinizin sarsılmasından endişe ediyorsanız, ateist içerikli yazı ve medya unsurlarını takip etmeyiniz. Buna herkesin gücü yetmektedir, kimse kimseye zorla bir şey izletmiyor.
Eğer ateizmin ne olduğunu merak ediyor ve ateizmin dayanakları konusunda bilgi sahibi olmak istiyorsanız şu yazı dizisini öneririz: http://www.ozgurdusuncehareketi.org/biz-kimiz/
****
TAKİP EDİN:
FACEBOOK: https://www.facebook.com/greenernautilus
TWITTER: https://twitter.com/GreenerNautilus
BLOG: http://greenernautilus.tumblr.com/
****
Royalty free music by: http://www.neosounds.com/
"Greek gods part 1" image by ~bodiechan
http://bodiechan.deviantart.com/art/Greek-Gods-Part-1-142325383