Dilimizde ne yazık ki maymun kelimesi, bir kurt, kaplan ya da aslan kadar itibarlı değil. Yahudiler için "aşağılık maymunlar olun" diyen bir kitabın müritlerinin maymun kelimesini aşağılama sayması şaşırtıcı değil.
Biz dinsizleri (yani onların deyişiyle pis kafirleri) tanımlamak için de "işte maymun olduğunuzu kabul ediyorsunuz "diye aklınca bizi aşağıladığını sanan müslümanlardan da alet yapabilen (en azından kuyruksuz olanlar, yani ape'ler), zeka sahibi, sosyal canlıları hangi seviyede gördüklerini anlayabiliyoruz.
Maymun var maymun var. Kuyruklusu var, ortak atadan 5 milyon yıl önce ayrıldığımız kuyruksuzu, yani kuzenlerimiz olan insansı maymunlar var.
Yere göğe koyamadığın aslanın, kurdun önüne ayna koysan mal mal bakar, ama sen en yakın akraban olmasını kendine yediremediğin kuyruksuz maymunun önüne ayna tutarsan özfarkındalığıyla "benden güzeli var mı?" diye içinden geçirmediğini kim söyleyebilir?
Hayvanlar aleminde kendini en üstte tutan aciz insanoğlu, kendini yüceltme için verdiğin hayvan sıfatlarını seçerken bir kere daha düşün!
Eğer tanrı varsa bu tanrı kibirli değildir. Kendi yarattığını aşağılamaz. Eğer varsa egoist değildir. Sırf ona inanmadığı için insanı cezalandırmaz. Insanları cezalandıracaksa hangi dine inandığına değil, iyi mi kötü mü olduğuna bakmalıdır.Elçisine recmetmeyi emretmez, elçisi 9 yaşındaki kızla evlenmez. Eğer tanrı varsa sonsuza dek yanacağını izleyecek kadar sadist ve acımasız değildir.
Insanların takkeyle, sakalla, sivri şapkalarla, haçla dolaşıp, ateizmini kendine sakla demeleri ne kadar ironik. Artık biz ateistlerin de bu dünyada var olduğumuzu göstermemizin ve kendimizi ifade etmemizin zamanı gelmiştir.
Hep överiz toplumumuzu "ne kadar dindarız, ne kadar geleneksel değerlerimize sahip çıkıyoruz" diye. Dine sıkı sıkı sarılırız ve ondan taviz vermenin büyük çöküşü getireceği gibi komplo teorileri üretiriz...
Peki hiç dürüstçe kendimize sorduk mu nasıl oluyor da ateist oranının inançlılardan daha yüksek olduğu kuzey avrupa ülkelerindeki insanlar bizden çok daha düşük suç oranlarına ve insan hakları ihlallerine, bizden daha yüksek toplumsal refaha, ekonomik ve teknolojik kalkınmışlığa sahip olabiliyorlar?
Konuşmanın tamamı: http://www.youtube.com/watch?v=XQyFRYCttyY
2009'da TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi'ndeki Darwin skandalından (http://www.hurriyet.com.tr/gundem/111...) sonra başlayan evrim tartışmaları ekranlara da yansımıştı. Celal Şengör ise jeoloji profesörü olmasına rağmen ilahiyat öğrencilerinin bilim ve evrim karşıtı (daha doğrusu ezberleyip geldikleri) sorularına ustalıkla cevap vermişti.
Programın başlarında Şengör'ün insanın evrimini anlatma çabalarına rağmen, soru-cevap bölümüne gelindiğinde eğitim sisteminin kurbanı bir neslin Dunning-Kruger sendromundan nasıl nasiplendiğine tanık olduk. Bu kısımdaki genç de konuyla ilgili en ufak bir bilgisi olmamasına rağmen bir bilim insanına kafa tutmak için ezber bellediği soruları kendinden çok emin bir şekilde soruyor ve sorularına tek tek cevap geldikçe daha da hırslanıyor. Konuyu öğrenmek ve anlamak için sormadığı çok açık değil mi? O salonda kulaklarını gerçeklere kapatmış kitlenin toplumun çoğunluğunu oluşturması da bir o kadar acı değil mi? Anlamaya ihtiyaç duymuyoruz, çünkü bize ezberletilenlerin güvenilir alanında olmak rahatlık veriyor. Gerçekleri anlamak içinse ayrı bir efor sarfetmek ve o konforlu alanı aşmak gerekmekte.
Richard Dawkins bu din ile bilimin arasındaki farkı çok süper bir şekilde anlatıyor. Biri diğerinin yerine konduğunda durumun ne kadar anmlamsız ve komik olduğunu görebilirsiniz. Düşünmek ve biraz da eğlenmek için güzel bir video.
Dünyada millete ahlak bekçisi kesilen müminler ne kadar da ikiyüzlüler. bu arada bu arap şeyhin dediklerini kuran ayetleri ve hadisler doğruluyor. bilmeyenlere duyrulur. ilerde bunun üzerine bir video hazırlayacağız.
bu videoun aslına şu linkten ulaşabilirsiniz:
http://www.youtube.com/watch?v=_3HIOCZbDf4
Richard Dawkins gençlere yönelik olarak Evren, Dünya, canlılar ve diğer birçok konuya ilişkin sorulara bilimle cevap verdiği son kitabı The Magic of Reality'deki "İlk İnsan Kimdi?" adlı bölümde bahsi geçen, gözle görülemeyen evrimi (diğer bir deyişle bakteri ve virüslerdeki kadar hızlı görülmeyen) kavrayabilmemiz için bir düşünce deneyi gerçekleştiriyor. Evrim sürekli devam eden bir süreç. Bu yüzden milyonlarca yıllık bir ağaç üzerinde sadece belli duraklardaki dallara bakarak çeşitli isimler veriyoruz: Homo sapiens (modern insan), Homo erectus, Homo neanderthalensis gibi... Hepsi bu zincirin bir devamı olduğundan ilk insan kimdi sorusu da anlamını yitiriyor. Önce bebek, sonra çocuk, sonra yetişkin, en sonunda da yaşlanmamız gibi bu kesintisiz süreç hep devam ediyor ve bebeklik, çocukluk vs. diye adlandırdığımız, ancak kendimizde göremediğimiz bu aşamaları fotoğraf karelerine aldığımızda bir ayrım yapabiliyoruz ancak.
Kitap bir yayınevi tarafından henüz Türkçe'ye çevrilme aşamasında.
Bir kişinin inançsız olmasında tuhaf hiçbir şey yok. Tuhaf olan dinci basının "Allah'ı DA yokmuş!" vurgusuyla Serra Yılmaz'ı hedefe almasının normal karşılanması (dinsizin sözlükteki ikinci anlamı "acımasız" olan bir toplumun zihninde de dinsiz diye nitelenen biri için hoş düşünceler oluşması beklenmez). Dinsizim diyenin boyu uzamıyor (ama dinsizliğin olumsuz algılandığı bir toplumda bunu milyonların önünde söylemek çok değerli), fakat siz ahlak anlayışınızın ne kadar sahte olduğunu benzeri kişileri sırf dinsiz oldukları için ahlaksız, acımasız, topluma zararlı insanlarmış göstererek defalarca kanıtlıyorsunuz.
http://www.haber7.com/guncel/haber/947610-serra-yilmazin-allaha-inanci-da-yokmus
İnsanların büyük çoğunluğundaki yanılgılardan biri de evrenin insanı sınav yapmak için yaratıldığı görüştür. Bu iddianın ne kadar abes olduğu fikri üzerine hazırlanan bir video...
Insanlar zamanın %99.9999'unda yoktu, evrenin %99.99999'den fazlası boş, bize gelene kadar çok fazla yok oluşlar olmuş (göktaşları, vulkanlar vs.). Halen evrenin bize yönelik bir amacı olduğunu mu düşünüyorsunuz? Peki bağırsaktaki bakteri olsaydınız, insanların amacı bize ideal havasız bir yaşama ortamı sağlamak olduğunu mu düşünürdünüz ?